Kutaisi'de Mutlaka Görmeniz Gereken 6 Yer


Kutaisi, Gürcistan'ın başkenti Tiflis'ten sonra ülkenin en büyük ikinci şehridir. Nüfus bakımından ise en kalabalık üçünü şehridir. Daha önceleri nüfus bakımından da ikinci sırada yer alırken, son yıllarda Batum'un popülerliğinin giderek artması nedeniyle üçüncü sıraya gerilemiştir. Kutaisi, Rioni Nehri'nin kıyısına kurulmuştur. Şehrin başkent Tiflis'e uzaklığı 221 kilometredir. Ülkenin İmereti adı verilen batı bölgesinde yer alır ve aynı zamanda bu bölgenin başkenti konumundadır. Tarihsel anlamda Gürcistan'ın en önemli şehirlerinden biridir. Orta çağlarda Gürcistan Krallığı'na başkentlik etmiştir. Ardından da İmeti Krallığı'nın başkenti olmuştur. Bugünse şehir Gürcistan Parlamentosu'na ev sahipliği yapıyor olması nedeniyle ülkenin yasama başkenti olarak görülmektedir.

Gürcistan, Türkiye açısından en popüler turizm noktasıdır. Bunun en önemli sebeplerinden ikisi ülkemize yakınlığı ve ülkeye nüfus cüzdanı ile giriş yapılabiliyor olmasındandır. Eğer sizde başkent Tiflis veya ülkenin popüler noktalarından biri olan Batum dışında Kutaisi gibi daha tarihi ve el değmemiş bir yeri keşfetmeye hazırlanıyorsanız buraları görmeden gezinizi tamamlamayın.

1) Prometheus Mağarası

Yada Kumistavi Mağarası olarakta bilinmektedir. Mağara Gürcistan'ın şuana kadar keşfedilmiş en büyük mağarasıdır. Mağara 1984 yılında İmereti Bölgesi'nde keşfedilmiştir. Kutaisi'ye yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Tskhalbuto kasabasında bulunmaktadır. Mağara keşfedildikten çok kısa bir süre sonra ziyarete açılmıştır. Mağaranın sadece onda birlik bir kısmı ziyarete açık olsa da bu kısmın gezilmesi yaklaşık 1 saati bulmaktadır. Prometheus Mağarası sarkıtları, dikitleri, doğal oluşumları, yeraltı nehirleri ve gölleri ile tam bir doğa harikasıdır. 

Toplamda 1600 metrelik yürüyüş rotasından farklı rotaları seçim şansınız bulunmaktadır. Yada nehir üzerinde tekne turu yapabilirsiniz. Mağara içerisinde çok fazla yarasa bulunmaktadır ancak ziyaretçileri rahatsız edecek şekilde engin uçuşlar yapmamaktadırlar. Mağara etkileyici ve görkemli bir şekilde led ışıklarla aydınlatılmıştır. Işıklar gerçekten mağaraya farklı bir hava katmaktadır. 

Gelelim mağaraya neden Prometheus Mağarası dendiğine. Mağara adını Amirani adında Kafkas Mitolojisinde var olduğu düşünülen Prometheus gibi bir devden almaktadır. Amirani'nin de aynı Prometheus gibi tanrıları kızdırdığına ve cezalandırıldığına inanılır. Ancak Prometheus gibi kartallar tarafından ciğerinin yenmesi için bir kayaya zincirlenerek cezalandırılmadığına onun yerine büyük bir mağaranın içerisine zincirlendiğine inanılmaktadır. Mağara adını zamanla bu inanıştan almıştır. Mağara pazartesi günleri hariç her gün ziyaret edilebilir. Mağara içerisindeki hava çok fazla nemli olduğu için astım hastaları için pek uygun olmayacaktır.


2) Gelati Manastırı

Gelati aslında orta çağ dönemine ait bir manastır kompleksidir. Gürcistan'ın Altın Çağı'nın bir baş yapıtı olan Gelati, Gürcistan Kralı IV. David tarafından 1106 yılında yaptırılmıştır. 1994 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Gürcistan tarihinin ilk manastırlarından biri olarak Gürcü Ortodoks Kilisesi için büyük önem arz etmektedir. Gürcistan için de önemli bir tarihi ve kültürül bir değerdir.


3) Motsameta Manastırı

Motsameta Manastırı Gelati'ye göre daha küçük ve az bilinen bir manastırdır. Tskhaltsitela Nehri'nin kıyısında bir uçurumun üzerine kurulmuştur. Nehir vadisi üzerinde yükselen manastır eşsiz bir panoramik manzara imkanı sunmaktadır. Manastır, Motsameta adını 8. yüzyılda yaşanmış olduğu düşünülen bir olaydan almaktadır. 4. yüzyılda manastırın olduğu yerde bir kilise ve küçük bir köy bulunuyormuş. 8. yüzyıl itibari ile bölgenin sahipleri David ve Constantine Mkheidze adında iki kardeşmiş. 720-730 yılları arasında bölgeyi istila etmek isteyen Arap kuvvetlerine karşı topraklarını ve kiliseyi savunmuşlar ancak yenik düşmüşler. Araplar tarafından İslam'ı kabul etmeleri için zorlanmışlar ancak reddettikleri için ayaklarına taş bağlanarak Tskhaltsitela Nehri'ne atılmışlar ve orda can vermişler. Tskhaltsitela Gürcü dilinde Kırmızı Su anlamına gelmektedir. Nehirde adını bu hikayeden almaktadır. 

Gelelim kilisenin adına, Motsameta Gürcü dilinde şehitlik sözcüğünden türetilmiştir. Kilise de adını buradan almaktadır. Hikayenin devamı ise şu şekildedir; rivayete göre iki kardeş nehre atıldıktan sonra iki aslan gelerek onlarının cesetlerini kiliseye götürmüştür ve ölümlerinden sonra azizlik makamına ulaşmışlardır. Şuan iki kardeşin kemikleri ve kafatasları kilise içerisinde bulunmaktadır. Kardeşlerin nehre atılmasından sonra kilise tahrip edilmiştir. 11. yüzyılda Kral III. Bagrat öldürülen bu iki kardeşin anısına ve onuruna yıkılan kilisenin temelleri üzerine bugünkü manastırı inşa etmiştir.


4) Okatse Kanyonu

Okatse Kanyonu doğasıyla Kutaisi'de başınızı döndürecek ve sizi büyüleyecek yerlerin başında gelir. Kanyon dört mevsim ziyarete açık ama kışların sert ve kar yağışlı geçtiğini düşünecek olursak kış aylarında gitmek pek keyifli olmayacaktır. Kanyon içerisine girerken oldukça uygun bir ücret ödüyorsunuz. Bu arada çocuklu aileler için 12 yaş altı çocuklar kesinlikle içeri alınmıyor ve alkollü olanların, uyku hali yapan ilaç kullananların, baş dönmesi rahatsızlığı ve yükseklik korkusu olanların içeri girmesi tavsiye edilmiyor. İçeri girdikten yaklaşık bir 2 kilometrelik orman yürüyüşünün ardından kurulu bir platform üzerinde yapacağınız kanyon macerası başlıyor. Eşsiz ve el değmemiş doğası ve şelaleleri kesinlikle sizi büyüleyecektir. Kanyon yürüyüşünüz sırasında tabanı kaymayan bir ayakkabı tercih etmeniz rahat hareket etmenizi sağlayacaktır.


5) Bagrati Katedrali

Bagrati Katedrali aynı zamanda Dormition Katedrali yada Kutaisi Katedrali olarakta bilinmektedir. Katedral adını 11. yüzyılın ilk yıllarında saltanatta olan Kral III. Bagrat'tan almaktadır. Gürcü orta çağ mimarisinin yine en önemli eserlerinden biridir. Katedral tamamlandığı yüzyıldan itibaren yaşanan savaşlar nedeniyle büyük zarar görmüştür. Bunların arasında 1692 yılında Osmanlı Devleti'nin bölgeyi ele geçirmek isterken ki vermiş olduğu zararda bulunmaktadır. 

1950'li yılı itibariyle bir takım yenileme ve restorasyon çalışmaları başlatılmıştır ve katedralin günümüze kadar ayakta kalması sağlanmıştır. 1994 yılında Gelati Manastırı ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Ancak 2000'li yıllarda yapılan daha detaylı restorasyon çalışmalarında UNESCO'nun tüm uyarılarına rağmen yapının orjinalliğinin ve bütünlüğünün bozulduğu gerekçesiyle 2017 yılında UNESCO tarafından listeden çıkarılmıştır.


6) Sataplia Mağarası ve Tabiat Alanı

Kutaisi'ye 12 kilometre uzaklıkta bir tabiat alanıdır. Sataplia Mağarası adını Sataplia Dağı'ndan almaktadır. Sataplia Gürcü dilinde bal olan yer anlamına gelmektedir. Arıcılık bölgede yaygın olarak yapılıyor olması nedeniyle bu ad verilmiştir. 1935 yılında bölgede mağaranın ve dinazor ayak izlerinin keşfedilmesiyle şehrin en önemli turist ve cazibe merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Sataplia Mağarası'nın toplam uzunluğu 900 metredir. Genişliği 12 metre olup, 10 metre yüksekliğindedir. Mağaranın 314 metrelik kısmı korkuluklarla çevrelenmiş bir ziyaretçi yoluyla gezilebilmektedir. 

Mağaranın sahip olduğu doğal güzelliklerin yanı sıra, yerleştirilen görsel ve sesli efektler atmosfere farklı bir hava katmaktadır. Tabiat alanı içerisinde mağaranın yanı sıra; dinozor ayak izlerinin koruma altında olduğu ve sergilendiği bir müze, gözlem noktaları, kafeterya ve manzarayı izleyebilmeniz için uçurum kenarına kurulmuş cam tabanlı bir izleme platformu bulunmaktadır.


Fotoğraf Kaynakça: www.wikimedia.org

0 comments